+90 216 306 0650
·
info@ufukgoker.av.tr
·
Pzt - Cuma 09:00-18:00
İletişime Geç

Hukuk, toplumsal yaşamı düzenleyen ve devlet gücüyle desteklenen kurallar bütünü olarak tanımlanır. Amacı, bireyler arasındaki ilişkilerde istikrarı, öngörülebilirliği ve barışı sağlamaktır. Bu kurallar, yasama organları tarafından belirlenir ve yargı organları tarafından uygulanır. Hukukun varlığı, keyfiliğin önlenmesi ve herkesin belirli bir çerçeve içinde hareket etmesi için temel bir gerekliliktir. Ancak hukukun varlığı, her zaman adaletin de var olduğu anlamına gelmez.

Adalet ise daha soyut, evrensel ve vicdani bir kavramdır; hakkaniyete, eşitliğe ve doğruluğa olan derin inancı temsil eder. Bir durumun “adil” olması, onun sadece yasalara uygun olması değil, aynı zamanda ahlaki ve vicdani açıdan da doğru kabul edilmesi demektir. Tarih boyunca, yasalara tamamen uygun olan ancak toplum vicdanında derin yaralar açan kölelik, ırk ayrımcılığı gibi uygulamalar, hukuk ve adaletin her zaman aynı yolda yürümediğinin en acı kanıtlarıdır.

Sonuç olarak, ideal bir sistemde hukuk, adaletin somut bir aracı olmalıdır. Hukuki düzenlemeler, adaletin evrensel ilkelerini yansıtmalı ve korumalıdır. Hukukun meşruiyeti, yalnızca devlet gücünden değil, aynı zamanda toplumun adalet duygusuna ne kadar hitap ettiğinden de kaynaklanır. Bu nedenle hukukçuların ve toplumun görevi, yasaların sürekli olarak adalet süzgecinden geçirilmesini sağlamak ve bu iki kavram arasındaki mesafeyi kapatmak için çaba göstermektir.

Related Posts

Leave a Reply