
Ceza hukuku, toplum düzenini bozan suç fiillerine karşı devletin uyguladığı yaptırımları düzenler. Bu yaptırımların, yani cezaların temel amacı, tarih boyunca farklı felsefi yaklaşımlarla tartışılmıştır. Geleneksel olarak cezanın temel amacı, suçlunun işlediği fiilin bir karşılığı olarak acı çekmesini sağlamak, yani ödetme (kefaret) ve toplumun intikam duygusunu tatmin etmektir. Aynı zamanda, potansiyel suçluları caydırmak da önemli bir hedef olarak görülmüştür.
Modern ceza hukuku anlayışı ise, odağını intikamdan ziyade suçlunun rehabilitasyonuna, yani ıslah edilerek topluma yeniden kazandırılmasına kaydırmıştır. Bu yaklaşıma göre cezanın amacı, suçluyu eğitmek, meslek edindirmek ve suç işlemesine neden olan psikolojik veya sosyal sorunları ortadan kaldırmaktır. Böylece cezaevinden çıkan bireyin tekrar suç işlemesi önlenerek toplum güvenliği daha kalıcı bir şekilde sağlanmış olur. Caydırıcılık ilkesi devam etse de, odak noktası “korkutmak” yerine “kazanmak” olmuştur.
Günümüzde bu iki yaklaşım bir denge içinde uygulanmaya çalışılmaktadır. İşlenen suçun ağırlığına ve suçlunun kişiliğine göre cezanın amacı farklılaşabilir. Ancak medeni bir toplumun nihai hedefi, cezayı sadece bir öç alma aracı olarak görmekten çıkıp, hem bireyi topluma yeniden entegre eden hem de toplumu suçtan koruyan rasyonel bir araç haline getirmektir. Asıl başarı, yüksek cezalar vermek değil, suç oranlarını kalıcı olarak düşürebilmektir.



